18 Mart 2013 Pazartesi

Bloga imza eklemek...

    Evet bugün öğrendim ve hemen paylaşma istiyorum. Belki benim gibi bloğuna imza eklemek için kıvranan başkaları vardır ve yararım dokunur :))

    Bloğuma imza ekleme işlemine ilk olarak imza oluşturarak başladım. İmza oluşturmak için farklı siteler var, ben şuradan faydalandım. ,

    Kutucuğa imzanızda neyin yazmasını istiyorsanız onu yazıyorsunuz. Daha sonra Next Step'i tıklayıp, gelen ekranda 120 tane seçenekten istediğiniz yazı fontunu seçiyorsunuz.  Next Step'i tıklayıp, imzanızın boyutunu seçiyorsunuz. Next Step'i tıklayım yazı ya da arka fon için renk seçiyorsunuz. Tekrar Next Step'i tıklayıp imzanızın yatıklığını ayarlıyorsunuz. Sonraki adımda imzanız hazır halde ekrana geliyor.

    Ancak imzanın HTML koduna ihtiyacımız olduğundan imzanın bulunduğu sayfanın en altındaki "Want to use this signature?" menüsünü seçip açılan sayfadan "Generate HTML Code" seçeneğini tıklıyoruz ve ihtiyacımız olan kodumuz karşımızda...Sayfayı kapatmıyoruz.

    Bloğumuzdan "Şablon" menüsüne giriyoruz. "HTML'yi düzenle" yi seçiyoruz. Açılan sayfada "Widget Şablonlarını Genişlet" i seçili hale getiriyoruz.

    Karşımıza çıkan yazıların arasında istediğimiz yeri bulabilmek için Ctrl+F tuşlarına basıyoruz. Karşımıza çıkan kutucuğa  <data:post.body/>  kodunu kopyalayıp yapıştırıyoruz ve yazılar arasında aratıyoruz. 

    Daha sonra bulduğumuz kodun hemen altına imzamızı oluşturduğumuz sitedeki imzamıza ait HTML kodunu yapıştırıyoruz. 

    Önizlemeye bakarak imzamızın yerini kontrol edebiliriz. Şayet yazılara çok yakın ise <br/> kodu kullanıldığı yerde 1 satır boşluk bırakır. Yani bu kodu kopyalayıp imzanızdan önce ya da imzanızdan sonra oluşturacağınız satıra yapıştırabilirsiniz. Böylece imzanız yazılarınızın arasına karışmamış olur.

    İşte bu kadar :))) 




Kilo vermek, sımsıkı olmak is-ti-yo-rum....

Acil kurtulmam gereken 5 kilom var ve ben ne yapacağımı şaşırdım. Havalar müsade etmediğinden tenis oynayamıyorum, yürüyüş yapamıyorum.Kapalı havalarda kendimi evde dışarı atamayacak kadar üşengeç oluyorum. Neyse ki bahar kapıya dayandığını hissettiriyor.

Platese başladım, Ebru Şallı ile :)) Her akşam buluşuyoruz :)) Nerede mi?? İşte burada:

Ebruli

Bugün 4. günüm olmasına rağmen esnekliği ve hafif sıkılaşmayı hissediyorum.

Kurtulacağım. Yaza 5 kilo eksik gireceğim. Kendime söz :))

Peki zayıflama ya da fit kalma konusunda siz neler yapıyorsunuz??? İmdaaatttt desem :))



17 Mart 2013 Pazar

Günaydın...... :))

      Herkese bin doz mutluluk gönderiyorum.  Eşsiz ve herseyin en iyisine layık olduğunuzu asla unutmayin. Sevgiyle kalin....

 





        Bu şarkıyı pek begendim. Sevgili pehito aracılığıyla tanıştım.  Tavsiye ederim.





16 Mart 2013 Cumartesi

15 Mart 2013 Cuma

Mutluluk Deneyi Yapmaya Ne Dersin? :)))

Mutlu ve huzurlu olmak, bir çoğumuzun yaşamdaki en büyük amacı değil mi?
Aslinda mutlu ve huzurlu olmak adına hepimizin kendine has gelistirdiği bazı yöntemler var.
Ya da değişik yöntemler geliştirenler, hala bir arayış içinde olanlar da var.
Martin Seligman adlı bir araştırmacı konunun önemini düşünüp, insanların mutluluğunu arttırmak için "Mutluluk Deneyi" adında bir yöntem geliştirmiş.
Şimdi bu yöntemi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Mutluluk Deneyi Nedir?
Martin Seligman'ın birçok araştırmasında kanıtladığı çok basit bir mutluluk arttırma yöntemidir.
Her günün en keyifli 3 an'ını yazılı hale getirdiğinizde mutluluk seviyenizin yukseldiği ve depresif semptomların azaldığı gözlemlenmektedir.
3 Keyifli AN'i Yakalama Oyunu - Mutluluk Deneyi Hakkinda Daha Fazla Bilgi
Ciddi derecede depresyonlu - hastalıkları en üst düzeyde olan - bir grup insana tek bir mutluluk arttırma çalışması verildi.
Normalde yataktan dahi çıkmakta zorlanan bu insanlardan internete girip basit bir egzersiz yapmaları istendi.
Yapılacak şey, hergün gerçekleşen 3 iyi olayı hatırlamak ve bunu yazıya dökmekti.
•Arkadaşım "..........." bir merhaba demek için aradı, güzel bir sürprizdi ve mutlu oldum.
•"..........." 'nın önerdiği kitaptan bir bölüm okudum ve şu şu bölümü çok hoşuma gitti, mutlu oldum.
•Bugün güneş sonunda yüzünü gösterdi.
Bu egzersizi uygulayan hastaların durumları "ağır" depresyondan "hafif ile orta duzey arası" depresyona dönüştü ve % 94'ü rahtalama hissetti. Seligman, Levy -2002 - Uni. Of Penn.
Siz de Mutluluk Deneyine Hemen Baslayabilirsiniz.
En az 7 gün boyunca, ( önerilen 20-21 gün boyunca ) HERGÜN, 3 mutlu AN'ınızı yazın ve mutlulugunuzun ne kadar arttığına tanık olun
Mutluluk deneyinin herhangi bir riski yoktur.
Uyarı:
Kendi başına bir tedavi yöntemi değildir. Sadece varolan mutluluk seviyenizi arttırdığı bilimsel olarak kanıtlanmış bir yöntemdir.
A. Nilgün AKTAŞ
NLP Uzmanı & Profesyonel Yaşam ve İlişki Koçu



11 Mart 2013 Pazartesi

Benlik Bildirgesi.... on-off

Hadi uykuya dalmak üzere iken ve uyandığımız anda inanarak okuyalım.  Bilinçaltı programlamanın yararına inaniyorum...

BENLiK BiLDiRGESi

Ben benim!
Tüm dünyada bana tıpatıp benzeyen başka birisi daha yok.
Bazı insanların bana benzeyen yanları var, ama hiç kimse “Ben” değil.
İşte bu yüzden; yaptığım her şey bana özgüdür, çünkü onları yapmayı ben seçiyorum.
Bende ki her şeyin sahibi benim.
Bedenim benimdir, yaptığı her şeyde;
Aklım benimdir, içindeki tüm düşünceler ve fikirlerde;
Gözlerim benimdir, gördükleri her şeyde;
Duygularım benimdir, kızgınlık,neşe,düş kırıklığı, sevgi ve heyecanda,
Dudaklarım benimdir, onlardan çıkan tüm sözcükler: kibar, tatlı ya da sert, doğru ya da yanlış;
Sesim benimdir, alçak ya da yüksek
Ve tüm yaptıklarım, kendime ya da başkalarına, hepsi benimdir.
Tüm düşlerimin, tüm umutlarımın, tüm korkularımın sahibi benim.
Tüm başarılarımın ve zaferlerimin, tüm başarısızlıklarımın ve hatalarımın sahibi benim.
Kendime sahip çıktığım için, kendime daha yakın olabilirim ve böyle yaparak kendimi sevebilirim, içimdeki tüm parçalarımla dost olabilirim.
Kendim için en iyisini yaratmak adına “ Ben”imi ortaya koyabilirim.
Biliyorum, bazı yanlarım var ki, bir bilmece gibi ya da bazı yanlarım var ki hala bilmediğim.
Ama kendimi sevdikçe ve kendimle dost oldukça, bilmecelerim için çözümler arayabilir, kendimi keşfetmek için yeni yollar bulabilirim.
Her hangi bir zamanda nasıl görünürsem görüneyim, ne söylersem söyleyeyim, ne yaparsam yapayım bu benim.
Bunların hepsi bana özgüdür ve yaşamda, o anda nerede olduğumu belirler.
Daha sonra tüm bu yaptıklarımı, hissettiklerimi, düşündüklerimi, söylediklerimi, incelediğimde, bazı yanlarımın bana uymadığını fark edebilirim ve onları atıp, yerine bana uyduğunu düşündüğüm başka şeyler koyabilirim.
Görebilirim, duyabilirim, hissedebilirim, düşünebilirim, söyleyebilirim ve yapabilirim.
Yaşamak için bir sürü donanımım var, başka insanlara yakın olabilirim, üretebilirim.
Dünyayı, başka insanları ve kendimi daha iyi yapabilmek adına her şeyi yeniden gözden geçirebilirim.
Kendimin sahibi “Ben”im, kendimi yeniden yaratabilirim.
Ben benim, ben iyiyim ve ben değerliyim.
Kendimi olduğum gibi kabul ediyor ve onaylıyorum.
Vèirginia Sati.




7 Mart 2013 Perşembe

BİR KADINI TANIMAK

Bir kadın tanımak...
Bütün gel-gitleri, kaprisleri, küçük şımarıklıkları, korkuları, şaşkınlıkları, hercailikleri, hayal kırıklıkları, aşkları, terk edilişleri, başarıları, başarısızlıkları, kurnazlıkları, saflıkları, çocuk ağızları, şirinlikleri, küçük yalanları, büyük itirafları, kocaman yürekleri ile kendi olmaya çalışan kadınları tanımak...
Bir kadını sevmekle baslar her şey ama, bir kadını tanımakla varılır hayatın sırrına. Bir kadını tanımaya soyunmak zor ama keyifli bir yolculuğa çıkmaktır. Dört mevsimi bir yürekte buluşturur, bu yüzden de sürekli şaşırtırlar. Sürprizlerin ardı arkası kesilmez. Zordur anlamak onları. Benzemek gerekir anlayabilmek için belki de! Kendi zekasını hatırlatanları sever, sevgisini göstermekten ürkmeyenleri, sürprizlere hazırlıklı olanları bir de. Muson yağmurları gibi yağarken, Sahra' da çöl fırtınası koparıp ardından güneş olup ısıtabilirler. Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen...
Bir kadını sevmekle başlar her şey ama, bir kadını tanımakla anlaşılır, hayatın sırrına ancak aşkla varılacağına. Sevgi arsızıdır kadın. Verdiğinden daha fazlasını isteme bencilliğini gösterecek kadar sevgi arsızı... Bu yanını doyurunca şımaracağından korkanlar, birlikte çoğalacaklarını bilmeyenlerdir. Bir kadını sevmekle başlar her şey ama, bir kadını tanımakla kanat çırpılır özgürlüğün bütün maviliklerine. Kendine inananlara, aşka inananlara koşar. Hem yaman bir aşk avcısı, hem de engebeli yollarda koşmaktan bitap aşk yorgunudur kadın. Bir kadını sevmekle baslar her şey ama bir kadını tanımakla çıkılır keyifli serüvenlere. Hayatla dalga geçmesini bilir kadın, tıpkı kendiyle dalga geçmesini bildiği gibi. Ağız dolusu gülüşlere teslim olur. Bir kadını sevmekle başlar her şey ama bir kadını tanımakla tanık olunur tutkuların gücüne. Göze alandır kadın. Çekip gitmeyi, sahip olduklarından vazgeçmeyi, karşılık beklememeyi...
Mücadele eder, kızar, bağırır ama hep sever. Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen... Yüreğini sevgiye açan ve sevmekten korkmayan bütün kadınlar gibi... Şimdi bir düşünün, kaç kadını değil bir kadını tanıyabildiniz mi bugüne değin? ? ?
Tanrı, kadınlara geçmişi ve geleceği, erkeklere ise yaşadığı günü armağan etti, kadınlar geniş bir zamana yayıldıkları için huzursuz, erkekler daracık bir zamana sıkıştıkları için anlayışsız olurlar.
Ahmet Altan
DÜNYA KADINLAR GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN...



Nivea Stress Test :))

Nivea'dan yeni ürününün tanıtımı için süper bir stresten ter döktüren gayet yaratıcı bir reklam çalışması olmuş..Umud ederim ürün de aynı derecede etkilidir...




4 Mart 2013 Pazartesi

Sevdim Ben Bu Uzun Saç İşini ;)) -

13 yıl kadar uzuunn bir süre kısacık saçlarla dolaşmamın ardından nihayet belime inen saçlarım var artık :)) Kendimi daha HATUN GİBİ hisseder oldum. Sürekli yeni modeller araştırıyorum. Özellikle kendi kendime kolayca yapabileceğim modeller.Favorilerim genellikle toplanmışta tekrar bozulmuş gibi görünümlü saçlar...
İşte beğendiğim modellerden birkaçı. Paylaşımlarım devam edecek. Umarım siz de beğenirsiniz :))
İlk model; bayıldııımmmmmm... Sizce de çok asil değil mi?
Bu da 2. modelim :))
Haydi ayna karşısına daha daha güzelleşmeye :)) Dedim ya devamı gelecek ;))



3 Mart 2013 Pazar

"İçimde Kim Var" lı Bir Gece...

..." sana söz veriyorum, en harbisinden arkadaş sözü: bir daha gelmeyeceğim Orson. Hani bana yeteneklisin ama değerlendiremiyorsun, derdin ya, orada da yalan söylüyordun, ben yeteneksizin, başarısızın önde gideniyim. Osuruklu göte arpa ekmeği bahane... Yaşarken tufeyli gibi dolandım yanında, hiç değilse ölüne rahat vereyim...
Çıkarken bekçiyi tembihlerim sulamayı unutmasınlar... bak, bu şişenin dibinde kalan son damlayı toprağına döküyorum... son damla..." (İçimde Kim Var- Yekta Kopan- Can Yayınları /sf: 131)
Yekta Kopan'ın iç seslerle okuyucusunu yere serdiği, katran hüzne bulanan bir garip şarkılara soluyacak kahramanlar yarattığı, satırlarının sinema antrağında akıllara geldikçe yüreğe tiranlık ettiği 'bir maniniz yoksa soy ağacımız akşama size okumaya gelicekler' romanıdır.
Ve yanında da...

Gönül Akkor - İçimde Kim Var



Yaşamın Ucuna Yolculuk

"Sen tüm kentten daha yalnızdın. Okyanus gibi bir yalnızlık." (s.8)
"Kent sokaklarında çıkan her benlik değiştirilmiş, takınılmış bir kişilik değil mi? Duvarlar gerisinde en çok kendimiz olmuyor muyuz? En çok duvarlar arasında direnmiyor, en çok duvarlar ardında hissetmiyor muyuz?" (s.15)
"İnsan ne denli derin düşünebiliyorsa, sevgisi o denli derindir. O denli doyumsuzdur." (s.22)
"Çocukluğumda yeryüzünün sonsuzluğunu algılayabiliyordum, ama yaşlı kadınların yalnızlığını değil." (s.24)
"Doğanın, yaşamın, düşlerin, duyguların bana sunabildiğinden daha çoğunu yaşamam, daha çoğunu algılamam gerek. Her nesneyi, her canlıyı, herhangi bir insanı, anlık bir görüntüyü yaşantıya dönüştürmeliyim. Yaşamı büyütmek, kendimce geliştirmek, derinleştirmek, genişletmek, rüzgarlarla estirmek, yağmurlarla yağdırmalıyım. Ta ki kendimi canlı ya da cansız, doğmuş ya da doğmamış tek bir nokta olarak görene dek." (s.33)
"Suluboya resimler. Sessiz doğa görüntüleri. Kendi çekingen yaratılışını anlatan." (s.34)
"Artık caddeleri dolaşacak gücüm yok. Caddeleri düşüncelerimde uzatmam, düşüncelerimde yaşamam gerek." (s.38)
"Kendi bağımsızlığını hiç değilse yalnız kendin için yaşayabilmek. Yıkmadan, incitmeden, yorulmadan, yılmadan." (s.47)
"İnsan yirmi yaşında ya toplumun akılla bağdaşmayan düzenine girer ya da var olur. Uyum istemiyor, var olmak istiyor. Gidiyor. Sınırlarını zorluyor." (s.48)
"Sınırlar kadar hiçbir kısıtlamadan sıkılmadım ve kendi sınırlarım içinde sınırsızlığımı kurdum. Hiç değilse bana özgü bir sınırsızlık, kendi suskun, kendi çığlığımın sınırsızlığı." (s.50)
"Sen günlere bir şeyler getirmedikçe, günler sana hiçbir şey getirmiyor." (s.51)
"Boş bir caddede yürüme olanağı bile yok. Her köşe, her cadde öyle dolu, öyle dolu ve bu doluluk oranında öyle boş, öyle boş ve öyle boş ki..." (s.51)
"Sürekli gitmek istemek de, bir yerde, hiçbir yerde olmak istemek değil mi?" (s.53)
"Ben köylüleri köylerde seviyorum. Kentlerin köy davranışlarını bırakmayan köylüler tarafından sarılması tedirgin ediyor beni. Köylerin de kentliler tarafından sarılması. Her ikisi de çarpık bir gelişme." (s.54)
"Onayladığınız yanıtlar yalnız bir yüzey, benim gerçeğimle bağdaşmayan bir yüzey. Ne düzenli bir iş, ne iyi bir konut, ne sizin medeni durum dediğiniz durumsuzluk, ne de başarılı bir birey olmak ya da sayılmak benim gerçeğim değil. Bu kolay olgulara, siz bu düzeni böyle saptadığınız için ben de eriştim... Ama insanın gerçek yeteneğini, tüm yaşamını, kanını, aklını, varoluşunu verdiği iç dünyasının olgularının sizler için hiçbir değeri yok ki..." (s.57)
"Toplum dedikleri kitlenin bir aradaki dayanılmaz yabancılaşmasını sanki kimse algılamıyor." (s.58)
"Hiçbir şeyin değişmeyeceği umutsuzluğuna kapıldığım kısa anlar kadar korkunç ve umutsuz anlar tanımıyorum." (s.59)
"Kendimi kavrayamazsam, tüm varoluşumu yitirmişim demektir." (s.60)
"Yolculuklar ilginçtir. Yaşamın sürekliliği içinde, başlı başına kesitler oluştururlar." (s.66)
"Ne vatandaş, ne halk, ne de küçük burjuva olmadığımı biliyorum. Bu ufacık tanımlama bile bana direnç veriyor." (s.93)
"Kendi sınırsızlığım içinde yalnız kalmaktan korkuyordum ve bir insanın sınırlarına gereksinmem vardı. Oysa şimdi kendi sınırsızlığım içinde, yaşamı her zamankinden daha derin algıladığıma göre, bundan sonra hiç korkmamaya kararlıyım. İnsanın kendi yükünü taşıması, diğerlerinin yükünü taşımasından daha rahatlatıcı." (s.101)
"Doğanın, dağların, güneşin, bulutların mevsimlerle büründüğü griliklerin zaman zaman insanı okşayan rüzgarların düşmanı olmalı kenti oluşturanlar. Doğayı taşa dönüştürmüşler. İnsanı, yalnız eliyle biçimlendirilenin içine kilitlemişler." (s.124)
Tezer Özlü - Yaşamın Ucuna Yolculuk (Yapı Kredi Yayınları)



UMUTLA...

Hep takip ettim...Bakalım ne kadar yararlı olabileceğim...